Türkiye’de Bağımlılık Yaşı Düşüyor
IĞDIR Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sait Yıldırım, Türkiye’de alkol ve husus bağımlılığı yaşının giderek düştüğünü belirtip, “Cinayet olaylarının yüzde 60’ında, saldırganlık olaylarının yüzde 40’ında ve cinsel hücum olaylarının yüzde 33’ünde fail olan kişinin alkol ve uyuşturucu husus bağımlısı olduğunu görüyoruz. Bu da önemli manada bir risk oluşturuyor” dedi.
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden 12 akademisyen, bağımlılıklara dikkat çekmek için ‘Her İstikameti ile Bağımlılık, Sebepler, Sonuçlar ve Çaba Stratejileri’ isimli kitap çıkarttı. Editörlüğünü Iğdır Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Yıldırım ile Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aysun Doğutaş’ın yaptığı kitapta; teknoloji bağımlığından alkol, unsur bağımlılığına, iş ve alışveriş bağımlılığına kadar birçok hususta yapılan bilimsel çalışma yer aldı.
Kitaba ait bilgi veren Psikoloji Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Yıldırım, “Günümüzde çocuklardan yetişkinlere her birey, çeşitli bağımlıklara maruz kalabilir. Bağımlıkların sonucunda bireyler ruhsal, ekonomik, sıhhat ve öteki birçok açıdan rahatsızlıklar yaşayabilir. Bu sıkıntıların belirlenmesi, sınıflandırılması, sebeplerinin incelenmesi ve önleyici yaklaşımların sürdürülebilir bir biçimde inşa edilmesi bir gereklilik oluşturmuştur. Bu kitap çalışması kapsamında 12 araştırmacının iştiraki ile 12 farklı açıdan bağımlılıklar ile ilgili akademik çalışmalara yer verildi. Bağımlılıklara yönelik ruhsal, sosyolojik ve felsefi temelde yaklaşımlar temel alınarak, çabucak tüm bağımlılıklar ilgili değerlendirmeler çalışma kapsamında ele alındı” diye konuştu.
İNTERNET KULLANIMI İLE DEPRESYON İLİŞKİSİ
Teknoloji bağımlılığında bilhassa çocukların risk altında olduğunu belirten Doç. Dr. Yıldırım, “Teknoloji bağımlılığı yetişkinler için de değerli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Günlük noktalama internet kullanım mühleti, 5 saatin üzerine çıkıyor. Amerika’da yapılan bir çalışmaya nazaran, depresyona yakalanma suratını 2 kat oranda artırıyor. İnternet kullanımı arttıkça bireylerin depresyona girme yahut bu riske kapılma durumu daha fazla artıyor. Bunun devamında alışveriş bağımlılığı da bu noktada bağımlılıklar listesine girmiş durumda” dedi.
KADINLARDA ALKOL KULLANIM ORANINDA 3 KAT ARTIŞ
Madde ve alkol kullanma yaşının 20’lilerden 17’lere düştüğünü kaydeden Doç. Dr. Yıldırım, “TÜİK istatistiklerinden derlediğimiz bilgilere nazaran; 15-24 yaş ortasındaki bayanlarda son 10 yılda alkol kullanım oranının 3 kat arttığını söyleyebiliriz. Bunun yanında işlenen kabahatlerle ilgili emniyetin verdiği istatistiklere baktığımız vakit; cinayet hadiselerinin yüzde 60’ında, saldırganlık hadiselerinin yüzde 40’ında ve cinsel taarruz hadiselerinin yüzde 33’ünde fail olan kişinin alkol ve uyuşturucu husus bağımlısı olduğunu görüyoruz. Bu da önemli manada bir risk oluşturuyor. Çocukların bu noktada özentiye eğilim gösterdiği dikkatimizi çekiyor. Alkol ve unsur kullanımının artması yalnızca çocuklarda değil; yetişkinlerde de çok önemli manada bir sorun teşkil ediyor” diye konuştu.
EVLENME ORANLARI AZALDI, İŞ BAĞIMLILIĞI ARTTI
Son vakitlerde iş ve meslek bağımlığının da arttığına dikkati çeken Doç. Dr. Yıldırım, “İş ve meslek bağımlılığı bireylerin kendi hayatlarını ihmal ederek, işkolikliğin öne çıkmasına yol açmaktadır. Bilhassa son yıllarda evlenme yaşının yükselmesi, evlenme oranlarının azalması ve boşanmaların artmasını; bu bağımlılık ile izah etmek mümkündür. Bilhassa gençlerde meslek korkusu, aile kurumuna dair algıyı kıymetsiz kılmakta ve ömrün en kıymetli gayesi olarak meslek ve popülariteyi öne çıkarmaktadır. Bu bakış açısı ile bilhassa çocuklarını yetiştiren ebeveynlerin ilerleyen devirlerde çocuk-ebeveyn bağlantısında problemler yaşadığı gözlenmektedir. Zira gençler meslek odaklı yetiştirildiği için aile mevhumuna dair algıları zayıf olmaktadır ve ömür pratiklerini de bu odağa nazaran biçimlendirmektedirler. Lakin burada görülen kıymetli bir sorun; 30’lu yaşlardan itibaren yalnızlaşma ve depresyon risklerinin baş göstermesidir. Toplumsal ömürde özel ve iş ömrü ortasındaki istikrarın kurulması, ferdi ve toplumsal açıdan yapan ve gözetici olacaktır” dedi. (DHA)