Sıhhat çalışanları, toplu kontrat sürecinde taleplerine dikkat çekmek için iş bıraktı: Gereksinimlerimizi karşılayamıyoruz

Sağlık ve Toplumsal Hizmet Birlik ve Uğraş Platformu’nu (SABİM) oluşturan 21 sıhhat örgütü, bugün ve yarın iş bırakma aksiyonu düzenliyor. Özlük ve mali haklar, şiddet ve çalışma şartlarına karşı iş bırakan sıhhat işçileri, bugün Sıhhat Bakanlığı’nın önünde “Birleşe birleşe kazanacağız”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Emek bizim hak bizim”, “Sefalete teslim olmayacağız” sloganları eşliğinde hareket yaptı.

21 sıhhat örgütünün ortak açıklaması şu halde:

“Toplu mukavele taleplerimizi belirleyerek, platformun büyük çoğunluğunun iştirakiyle 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık. Zira, ölüyoruz, öldürülüyoruz, ekonomik olarak açlık sonundayız. Tükeniyoruz. Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir vakitte, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen şahıslarla iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz. Şiddeti engellemek için yalnızca kanunların kâfi olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sıhhat talebi, hürmetin yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene mühletleri.

“MEZARDA EMEKLİLİĞE MAHKUM EDİLİYORUZ”

Şiddeti üreten, bu sistemin kendisi, biliyoruz. Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle avutuluyoruz, kandırılıyoruz. Gerçek enflasyon karşısında bizlere yalnızca yüzde 5 artırım reva görülürken, emekliliğimize yansımayan seyyanen artırım ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkum ediliyoruz.

“KİRALARIMIZI BİLE ÖDEMEKTE ZORLANIYORUZ”

Alım gücümüz büyük bir süratle azalıyor, fazla çalışma fiyatımız, iş hukukuna nazaran olağan mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme şartlarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz.

Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sıhhati merkezi sarfiyat ödemeleri, yetersiz aile doktoru ve aile sıhhati çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve dayanak ödemesi ile aile sıhhati çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın gözetici sıhhat hizmeti ihmal ediliyor.

2010 yılından bu yana sayısız muvaffakiyet elde etmiş aile hekimliği uygulaması, liyakatsiz eller sebebiyle geriye gitmeye devam ediyor. 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nu düzenlemek yerine 657 sayılı Kanuna nazaran ceza verilerek anayasal haklar görmezden geliniyor, liyakatsizlik ve arka niyet, idaredeki tesir alanını giderek arttırıyor.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI NEFES ALAMIYOR”

Sağlık sistemindeki kaos ve huzursuzluk nedeniyle, doktorlarımız, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar üzere sıhhat grubunun hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. Daha ne kadar tabana vurabiliriz? Artık göğsümüzü gere gere tabibim, hemşireyim, ebeyim, sıhhat çalışanıyım demeyi geçtik, çalışanlar olarak memurum demekten utanır hale geldik.

“HEP BİR AĞIZDAN ARTIK YETER”

Ayrıca, Sarı-Sen’in toplu kontrat teklifinde ileri sürdüğü, dayanışma aidatını kabul etmiyoruz. Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz. Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı sözünü kabul etmiyoruz. Ne yapacağız? Başımızı öne eğip ‘Boş ver, bu türlü gelmiş bu türlü masraf, başımı kaygıya sokmayayım mı’ diyeceğiz. Yoksa bize yapılan zulme sesimizi çıkarıp reaksiyonumuzu mi göstereceğiz? Alışılmış ki, demokratik reaksiyonumuzu legal tabanda göstererek, daima birlikte, tek bir ağızdan artık kâfi, hakkımızı verin diyeceğiz. Biliyoruz ki sıhhat, en temel haktır. Sıhhat hizmetleri bir grup işidir ve bir bütündür.

“İDEAL SIHHAT SİSTEMİ İÇİN”

Ülkemizde oluşacak ülkü sıhhat sisteminin en büyük destekçisi olan bizler, hastalarımızın nitelikli tedavi olma, bakım alma ve güzelleşme hakkını savunduğumuzun bilinmesini dilek ediyoruz. Pandemide, sarsıntılarda ve her türlü şiddetli koşullarda halkımıza ve hastalarımıza verdiğimiz fedakarca hizmetin unutulmamasını bekliyoruz nitelikli sıhhat hizmeti için verilecek bu çabada yalnızca kendimiz için değil, hastalarımız için de uğraş ettiğimizin şuuruyla, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz.”