Uzmanlar, Kurban Bayramı tatilinde şoförleri yol hipnozuna karşı uyardı

Uzmanlar, Kurban Bayramı tatilinde kent dışına gidecek şoförleri hayati risk taşıyan “yol hipnozu” konusunda uyararak, gece seyahatlerinde uykusuz olunmaması, iki saatte bir mola verilmesi, araç içindeki yolcuların seyahat sürecini takip etmesi teklifinde bulundu.

Sürücünün gözü açık halde uyuması olarak tanımlanan ve trafik kazalarının en kıymetli nedenlerinden biri olarak görülen “yol hipnozu” hakkında bilgi veren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sıhhati ve Hastalıkları Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Yanartaş, hipnozun kavram olarak insanın bir bahse fazla odaklanıp transa geçme hali, çevresel farkındalığın düşmesi manasına geldiğini söyledi.

Yol hipnozunu ise bu hipnoz yaşantısının yollarda tetiklenmesi olarak nitelendiren Yanartaş, “Bununla ilgili birtakım yatkınlaştırıcı faktörler tanımlanmıştır literatürde. Mesela yolların sabit bir biçimde akması, dışarıdan uyaranların sabit olması üzere. Olağan yollarda değil de daha çok otobanlarda karşılaştığımız bir yaşantı bu.” dedi.

Yanartaş, seyahatte yol hipnozuna yakalanmamak için dikkat edilmesi gereken konulara ait şu tavsiyelerde bulundu:

“İlk olarak 5-6 saat tertipli ve kesintisiz bir uyku, sonrasında otomobil içi ısısının çok sıcak yahut çok soğuk olmaması, şoförün dikkat ve denetimini müdafaası ismine otomobildeki sürüşe yardımcı teknolojilerin çok ağır kullanılmaması, gün içinde sıvı tüketimine ve beslenmeye dikkat edilmesi, çok abartılı bir doza kaçmadan kahve, çay üzere içeceklerle kafein alımı, toplu seyahat ediliyorsa araç içerisinde dikkati sürdürecek seviyede sohbet edilmesi, belli aralıklarla mola verilmesi gerekiyor.”

“Uykunun yerini hiçbir şey tutmuyor”

İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı Serkan Çabuş, ticari araç sürücülerinin kanunlar yeterince seyahat ve dinlenme müddetlerinin takograf aygıtı ile takip edildiğini ama şoförlerin bu kontrollerden muaf olduğunu aktardı.

Hiç dinlenmeden yapılan uzun vadeli seyahatlere dikkati çeken Çabuş, “Kazalar gidilecek yere çok kısa aralıklar kala yaşanıyor çoğunlukla. Seyahat sırasında artık yorgunluk, uykusuzluk bastırıyor lakin daha erken varmak için devam etmeye çalışıyor, ısrarcı oluyor, mola vermek istemiyorlar. Yani ne yaparsanız yapın, muhakkak uykunun yerini hiçbir şey tutmuyor.” diye konuştu.

Çabuş, bilhassa gece seyahatlerinde şoför haricindeki şahıslar uyuduğunda bir sessizlik ortamı oluştuğunu belirterek, sessiz ortamda birebir güzergahta, tıpkı hızla gidilmesinin yorgun bir şoförde uyuklamaya yol açabileceğine dikkati çekti.

Yolculukta mola müddetlerinin yeterli kıymetlendirilmesi gerektiğini lisana getiren Çabuş, şu görüşü paylaştı:

“Normalde bir şoför dikkatli biçimde hiç durmadan iki saat seyahat yapabilir. İki saatten sonra 15-20 dakika mola verilmeli. Bu müddette elini yüzünü yıkayabilmeli tahminen bir kahve içmeli, otomobilin içerisini havalandırmalı, kendini rahatsız etmeyecek, öbür araçları duyabilecek biçimde müzik dinleyebilmeli.”