Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekili Can Atalay’ı cezaevinde ziyaret etti: Yahu bu nasıl bir uygulamadır?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Seyahat Parkı davası nedeniyle tutuklu bulunan Türkiye Emekçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay‘ı, Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti.

“DÖRT MEVZUYU LİSANA GETİRDİ”

Yaklaşık bir saat süren ziyaret sonrasında Kılıçdaroğlu cezaevi önünde basın mensuplarına kısa bir açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Hatay Milletvekili sayın Can Atalay‘ı hapishanede ziyaret ettik. Kendisini dinledim arkadaşlarımla birlikte. Dört mevzuyu lisana getirdi. Öncelikle ‘çok heyecanlıyım’ dedi ziyaretimiz münasebetiyle. Heyecanlanmanın hoş olduğunu da tabir ettim kendisine. ‘Buradan çıktıktan sonra birinci işim Hatay’a gitmek, sarsıntı bölgesini ziyaret etmek, bunu çok arzuluyorum’ diye fikrini tabir etti.

“SAYIN ATALAY ŞU AN HÜKÜMLÜ DEĞİL, TUTUKLU”

Davanın çok haksız bir dava olduğunu, içeride boşu boşuna tutulduklarını tabir ettim. Gördüğüm kadarıyla bütün dava belgesini ezberlemiş durumda. Bütün haksızlıkları biliyor. Yapılan haksızlıkları tek tek anlattı bize. Hakikaten inanılır üzere değil. Her halükarda cumhuriyeti ve demokrasiyi savunma konusunda kendisinin ve arkadaşlarının kararlı olduklarını tabir ettiler. Biz de cumhuriyeti ve demokrasiyi her şartta savunacağımızı; buraya gelişimizin temel nedeni de milletin iradesine sahip çıkmak olduğunu, demokrasiye sahip çıkmak olduğunu kendilerine aktardık. Zira, sayın Atalay şu an hükümlü değil. Bunu bütün milletimizin bilmesi lazım. Tutuklu. Yani rastgele bir mahkeme kararı hakkında kelam konusu değil. Kendisi şu anda tutuklu, tutuklu olduğu vakit milletvekili seçilmek için dilekçesini veriyor; ilgili savcılıktan bir sabıka kaydı alıyor; hiçbir sabıkasının olmadığı istikametinde cumhuriyet savcılığından aldığı yazıyı Yüksek Seçim Heyeti’ne götürüyor; YSK’da 11 yargıç sayın Can Atalay‘ın milletvekili olmaya hakkının olduğunu onaylıyorlar. Sayın Atalay da Hatay’dan milletvekili adayı olarak adaylığını koyuyor ve seçiliyor.

“YAHU ALLAH AŞKINA BU NASIL BİR UYGULAMADIR?”

Şimdi TBMM’ye gelip yemin etmesi gerekiyor. TBMM’de ismi okunuyor. Kendisi orada olmadığı için yemin edemiyor. Gerisinden Can Atalay yeniden TBMM’de bütün milletvekillerinin oylarıyla İnsan Hakları Kurulu’na seçiliyor. Yahu Allah aşkına bu nasıl bir uygulamadır? Bu nasıl bir yargıdır? Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Can Atalay mahpusta. TBMM’de vazife yapan milletvekilleri Can Atalay’ı İnsan Hakları Kurulu’na seçiyorlar. Can Atalay yeniden mahpusta.

“HİÇ KİMSE BİR MİLLETVEKİLİNİ CEZAEVİNDE TUTAMAZ”

Buraya gelişimizin temel nedeni TBMM iradesini kamuoyuna duyurmaktır. Hiç kimse bir milletvekilini, karar giymemiş bir milletvekilini TBMM’nin iradesini dışlayarak cezaevinde tutamaz. Bu yanlışsız değildir. Ha bu vazife en çok kime yakışırdı? En çok CHP’ye yakışırdı. Zira, bu ülkeye demokrasiyi getiren parti biziz. Şayet demokrasiyi getirdiysek bütün kurum ve kurallarıyla yaşatmak zorundayız. Buradan TBMM Lideri’ne da davet yapmak isterim. ‘Efendim TBMM’nin iradesi belirli oldu’ diye sayın Lider açıklama yapmış. Benim sayın Başkan’dan beklediğim şudur: Emsal bir mevzuda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir karar var. O kararı alacak. Üstüne bir dilekçe yazacak. Bu Anayasa Mahkemesi kararının hızla yerine getirilmesi için Adalet Bakanlığı’na bir yazı yazacak. ‘Yani ben yerimde oturayım, milletvekili içeride tutuklu lakin efendim ben de buraya gelmesini istiyorum…’ Ne demek istiyorum? Oraya gelmek zorunda ve bunun için uğraş edecek kişi, bir numaralı aktörün de TBMM Lideri olması gerekiyor.

“KATKIYI EN ÇOK MEDYADAN BEKLİYORUM”

Medya mensuplarında da isteğim: Bakın şu hapishanede gazeteciler de yatıyor. Olmaz arkadaşlar. Beşerler fikirlerinden dolayı mahpusa atılamazlar. 21. Yüzyıldayız artık. Orta Çağ’da değiliz. İnsanları fikirlerinde dolayı mahpusa atamazsınız. Kâfi artık yahu. Bu milletin biraz da yüzü gülsün. Herkes de bir karamsarlık atmosferi var. Buraya gelme sebeplerimden bir tanesi de hiç kimsenin karamsarlığa kapılma hakkı da yoktur hukuku da yoktur. Cetlerimiz cumhuriyeti kurduysa, cumhuriyeti kökleştirmek ve demokrasiyi büyütmek için hepimiz bu uğraşa katkı vermek zorundayız. Katkıyı da en çok medyadan bekliyorum.”