Dünya genelinde astım hastalığına bağlı vefatlar artıyor
Dünya Sıhhat Örgütü‘ne (DSÖ) nazaran tüm dünyada 339 milyon kişi astım hastası ve dünyada her yıl 400 binden fazla astıma bağlı vefat gerçekleşiyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Metin Görgüner, hastalığa ait bilgi vererek, tedavi tekniklerini anlattı. Prof. Dr. Görgüner, “Astıma neden olan faktörlerin giderek daha âlâ anlaşılmaya başlanması ve hastalığın temelinde rol oynayan faktörlerin azaltılmasını amaçlayan tedaviler gelişti. Lakin tekrar de mevt oranları artıyor. Hastaların ömür biçimini değiştirmesi ve hastalığın denetim edilebilir nedenlerini bilmesi çok önemli” dedi.
Emsey Hospital’dan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Metin Görgüner, 2025 yılında astımdan kaynaklı ölümlerin daha artacağını kestirim ettiklerini söyledi. Astım tedavisinde maksadın hastalığın şikayetlerini denetim altına almak olduğunu belirten Prof. Dr. Görgüner, “Astımdan kaynaklanan ölümlerin yüzde 82’si denetim edilebilen durumlara bağlı. Dünyanın hiçbir yerinde astımı büsbütün ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisi yok. Hedef hastalığın şikayetlerini denetim altına almak ve hastanın ömrünü olağana en yakın halde devam ettirmek. Uygun ilaç tedavileri, önlenebilir risk faktörlerinden ve tetikleyicilerden mümkün olduğunca uzak durulması ile denetim altına alınabilir ve vefatlar de azaltılabilir” diye konuştu.
EN TESİRLİ RİSK FAKTÖRLERİ GENETİK VE OBEZİTE
Kişilerde astım yatkınlığı arttıran ferdî ve çevresel risk faktörlerinin olduğunu tabir eden Prof. Dr. Görgüner şunları kaydetti:
“Kişisel risk faktörleri genetik, cinsiyet, obezite; çevresel risk faktörleri ise konut içi akarları, evcil hayvanlar, hamamböceği, küf mantarları ve polenler üzere iç ve dış ortam alerjenleri, enfeksiyonlar, tütün eserleri, hava kirliliği, kimyasal ve boya üzere mesleksel duyarlılaştırıcılar, beslenme ve mikroorganizmalardır. Hastalığın ortaya çıkmasında en tesirli risk faktörlerinin başında genetik faktörler gelir. Anne ve babadan biri astımsa çocukta astım görülme mümkünlüğü yüzde 25, ikisinde de astım varsa bu oran yüzde 50’lere kadar çıkıyor. Genetikten sonraki en kıymetli risk faktörü ise obezitedir”
“BAHAR AYLARINDA KONUT, SABAHIN ERKEN SAATLERİNDE YAHUT GECE HAVALANDIRILMALI”
Bahar mevsiminin gelmesiyle alerjik hastalıklarda artış yaşanabileceği konusunda ikazlarda bulunan Prof. Dr. Görgüner, “Havaların ısınmasıyla halk ortasında bahar alerjisi ya da saman nezlesi olarak bilinen mevsimsel alerjik rinit ve astım belirtilerini tetikleyen polenlerde artış görülür. Bu nedenle polen alerjisi ve astımı olan bireylerin polenlerin fazla olduğu saatlerde dışarıda geçirdiği vakti mümkün olduğunca kısıtlaması gerekiyor. Dışarıya çıktığında ise polenlerle teması azaltacak biçimde giyinmeleri ve konuta döndüklerinde duş alamıyorlarsa bile ağız ve burun paklığını yapmalılar. Meskeni havalandırırken de polenlerin az olduğu sabahın erken saatlerinde yahut gece havalandırmaya itina göstermeliler” sözlerini kullandı.